19 Şubat 2009 Perşembe

Sayıklamalar (1)


Son günlerde ahmaklar ilgi alanıma girmeye başladı. Özellikle ahmaklığın toplumsallaşması tam bir sosyolojik vakıa gibi görünüyor.

Ahmaklığın, dini, mezhebi, milliyeti olmadığı kesin; bu noktada kimse söz konusu ölçütlere dayanan fıkralar üretmeye kalkışmasın çünkü bu sefer fıkra üretenler komik oluyorlar!

Tuhaftır Molla Cami ahmaklığı çocuklarla muhatap olma ile kadın düşkünlüğü olarak tanımlıyor. Belki ünlü eseri Baharistan’ı yazdığı dönemin sosyal şartları göz önüne alındığında “akıllı adam kendisi gibi büyük ve akıllı adamlarla konuşur” yani “çocuklarla konuşanlar, fikir alışverişinde bulunanlar sadece ahmaklardır” şeklinde yorumlanabilir ama yine de tam olarak tatmin edici değil. Diğer taraftan “kadın düşkünü” olmanın ahmaklıkla açıklanması –yine dönemi ve onun sosyal şartlarını göz önüne alsak bile- hiç ikna edici değil! Bu önerme tüm kadınları ahmak yaptığı gibi zenne-perestliği de ahmaklığın alt kategorisine yerleştiriyor. Halbuki tarihte –en hafif deyimle- kadınsever olup da hiç de ahmak olmayan yüzlerce erkek sayabilmek mümkün…

Geçelim…

Yine bir başka doğulu, İbnü’l-Cevzi, görüşüyle karışık bize somut bir bilgi aktarıyor bize AhmaklarKitabı’nda : Güya eski Arap lisanında ahmaklara aynı zamanda “bakla” derlermiş, evet bildiğimiz bakla… Çünkü bu bitki ya su kenarında (ama suyu sağlıklı alamayacak ve gelen geçenin kolaylıkla ezebileceği bir konumda) ya da çölde develerin konakladığı, dinlendirildiği vahalarda (keza yine ezilebilecek yerlerde) yetişirmiş. Araplar da bitkiyi sırf büyüdüğü yerden dolayı ahmakça görürlermiş ve doğal olarak ahmaklara da arada bir bakla derlermiş!

Hoş hikâye değil mi?

Bana göre, Molla Cami mekânsal ve uzamsal olmayan bir tanımlama getirip görüşlerinin lokalize kalmasına sebep olurken Cevzi eski bir Arap söylemini okuyucularıyla paylaşarak bir anlamda bize ahmakları “neyi ne şekilde ve ne zaman yaptığını bilmeyen insanlar” olarak tanımlamaya çalışıyor.

Şimdi ise bizler artık ahmaklığın bireysel boyutundan daha çok toplumsal boyutuyla ilgileniyor ve bir toplumsal davranış tarzı olarak ahmaklığı tartışmak istiyoruz.

Yukarıda ahmaklığın bireysel anlamda dini, mezhebi, milliyeti olmaz dedim; bu doğru, ancak bir toplumun zamana göre ahmaklığı bal gibi olabilir. Hitler’in seçimle iktidarı ele geçirip dünyayı kana bulamasında kendisi kadar o dönemde Nazi Partisine oy verenlerin de toplumsal ahmaklığı yok mudur? “İran Devrimi”nde Humeyni’nin öncülüğündeki ayaklanmayı destekleyen ülkedeki aydınların ahmaklığı toplumsal olmasının dışında başka neyle açıklanabilir?

Keza 2000’lerin Türkiye’sinde siyaseten “kaht-ı rical” yani yetişmiş devlet adama yok diyerek, alternatifsizlik yüzünden diyerek şimdi hükümeti oluşturan kadrolara cömertçe oy yağdırmak nedir peki?

Yerel seçim arifesinde Ankara’da “adam yiyor, çalıyor, çarpıyor ama ne yapar, eder gene başkan seçilir” diyerek develerin konakladığı yerlerde olur olmaz bitmek, sonra da kendini ezdirmek baklalık değil de, ahmaklık değil de nedir? Nedir?